KAPALI
İMSAK'A KALAN SÜRE
Okurlarımla ne kadar övünsem az. Çünkü sadece eleştirmiyor, yanına mutlaka çözüm alternatifini de iliştiriyorlar. Köşemiz bu haliyle bir serbest kürsüye, bir demokrasi platformuna dönüşüyor.
Değerli okurum Ali Uygur da mevcut eğitim sistemimizin aksayan yönlerini mercek altına almış:
“Yüksel Bey’ciğim, 4+4+4 olarak uygulanan kesintisiz eğitim, ülkenin ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak kalmış ve iflas etmiştir. Bu sisteme neden geçildi, neden ısrar ediliyor anlamak mümkün değil.
Şu anda özellikle hafif ve yan sanayi, yetiştirecek ve çalıştırılacak eleman bulamıyor. Gerçekten ara eleman ve çırak bulmak bir sorun olmaya başladı. Bunun en büyük sebebi de 4+4+4 kesintisiz eğitim sistemi…
Bu sistem zorunlu olarak neden uygulanıyor? Çocuk okumak istemiyor, okusa bile başarısız oluyor, ısrarla bu çocuğu neden okutmaya çalışıyoruz? Liseyi bitirince ne olacak? Herkes okursa, zanaat gerektiren işleri kim yapacak? Halbuki biz bu çocuğu temel eğitimden (Bu arada eskiden olduğu gibi zorunlu temel eğitim 5 yıl olmalı) sonra bir zanaat öğrenmeye yönlendirsek hem de çıraklık okuluna göndersek, orada da mesleki ve sosyal dersler versek ileride hem kendine hem ülkesine daha yararlı bir evlat olmaz mı?
Bu arada Milli Eğitim Bakanı Sayın Yusuf Tekin’i çok takdir ediyoruz. Eğitimde kaliteyi yükseltmek, mesleki eğitimi özendirmek ve yaygınlaştırmak için gecesini gündüzüne katarak çalışıyor.
Son söz olarak, bu 4+4+4 sisteminden bir an evvel vazgeçilmesi lazım. Okumak istemeyen çocuklarımızın ziyan olmaması ve okumak isteyen çocuklarımızın da önünün açılması için gereken her şeyin yapılması gerekir. Saygılarımla…”
Atalarımızın kemiklerini sızlattı
Okurumuz Figen Yılmazelli, Ekol TV’de şahit olduğu bir olayı yorumlamış:
“Balçiçek İlter’in konuklarından biri Selanikli olduğunu söyleyince diğer konuklar da Selanikli olduklarını belirttiler. Bunun üzerine ODTÜ mezunu Balçiçek İlter ‘Ooo, aramızda Türk yok’ demesin mi? Benim hem anne hem baba tarafım Makedonya muhaciri. Konya’dan oraya gidenlerden ve dinleri için anavatanları Türkiye’ye gelmişler. Bu nedenle o sözlere çok üzüldüm. Atalarımızın kemiklerini sızlattılar, ki Atatürk de Türk değil bunlara göre…”
Önümüzdeki kaoslara bakalım!
Köşemizin enerji jeneratörlerinden sevgili olurum Murat Aydın, çok tartışılan Galatasaray – Adana Demirspor maçındaki olaylara değinmiş:
“Artık yeter. Ligin kaderiyle bu kadar da oynanmaz ki. Mertens ayağını rakip oyuncunun ayağına dokundurup sanki çelme yemiş gibi kendini yere atıyor ve takımına penaltı kazandırıyor. Oysa ki hakemi aldatmaktan dolayı kart görmesi gerekirdi. Büyük takımların böylesi küçük oyunlara ve oyunculara ihtiyacı yok. Kenar yönetiminin ‘Penaltıyı auta at’ demesi, Türk Futbolu’nun geleceği için dönüm noktası olabilirdi. Tren kaçtı. Artık önümüzdeki maçlara, pardon ‘kaoslara’ bakacağız.”
Santral memuru çocuklarımız
Değerli okurum Mehmet Ersin’den bir nokta atışı geliyor:
“Şimdiki çocukların hepsi santral memuru. Kim büyükleri ararsa önce çocuklar cevap veriyor. Kimse çocukların ellerinden telefonlarını alamıyor. Eskiden telgrafın tellerine kuşlar konardı, şimdi telefonlara çocuklar konuyor.”
Gaf kürsüsü
Köşemizin emektarı Muharrem Akduman’dan yine kaçmamış: TV 8’deki Gazete Magazin’den bir cümle: “Ferdi Tayfur’u kaybedeli 15 gün oldu ama şarkıları hâlâ dillerde.” Yahu 15 yıl olmadı, 15 gün oldu. Şaşırmış bunlar…
Zap’tiye
Mevsimin ilk eriği Ankara’da tanesi 100 liradan tezgahlara düştü. Al, düğünde geline tak, o kadar yani…
Ne demiş?
Değerli okurum Ali Uygur, Teşkilat dizisinden bir repliği not etmiş: “Sana yapılanları unutursan, bir gün seni de unuturlar.”
Haber Kaynak : SABAH.COM.TR
“Yayınlanan tüm haber ve diğer içerikler ile ilgili olarak yasal bildirimlerinizi bize iletişim sayfası üzerinden iletiniz. En kısa süre içerisinde bildirimlerinize geri dönüş sağlanılacaktır.”
GÜNDEM
14 Nisan 2025SPOR
14 Nisan 2025GÜNDEM
14 Nisan 2025SPOR
14 Nisan 2025SPOR
14 Nisan 2025GÜNDEM
14 Nisan 2025GÜNDEM
14 Nisan 2025